...İşte bu koyuna da gözüm gibi bakıyordum. Önceki akşam sağdım. Sütüyle şu yoğurdu yaptım. Dün sabah yayladan dönerken uçuruma yuvarlandı. İndim, başına gittim, bir de gördüm ki ölmüş. Daha soğumadan yüzdüm. İşte postu. …
... Eşeği taş basamağa yaklaştırdım. Tam bu sırada Abdurrahman Çelebi nezleye tutulmuş bir insan gibi, “Pişih, pişih..” diye başını sarstı, bütün çocuklar gülmeye başladı.
… Belki yirmi çocuk Abdurrahman Çelebi’nin başına üşüştü. Uzun bir uğraşmadan sonra yere yatırdık. Arka ayaklarını falakaya taktık. Hoca Efendi sopayı eline aldı. Nallar gibi ‘tak tak’ vurmaya başladı. Eşek debeleniyor, çocuklar bağırıyor, gülüyor, naralar atıyorlardı…