“Afganistan’ın stratejik bir ateş hattı olmakla nasıl başa çıktığını anlatan heyecan verici bir rehber…”
Kirkus Reviews
Modern Afganistan tarihini; korku, tragedya ve kahramanlık anlatılarını aynı anda bünyesinde barındıran bir epik dram olarak okuyabiliriz. Küresel güçler, son iki yüzyıl boyunca her kırk yılda bir Afganistan’ın kontrolünü ele geçirmeye çalışsa da ağır darbe almış ve bölgeden eli boş ayrılmıştı. Kuralsız Oyunlar, bu epik dramı bir yabancının bakışıyla değil, içeriden bir gözle aktarıyor. Ensarî’ye göre asıl hikâye Afganistan’ın işgal edilmesi değil; bilakis tüm bu işgaller, hikâyeyi kesintiye uğratan müdahalelerdir. Zira Afganlar (her ne kadar kesintiye uğrasa da!) tüm bunların dışında kendi hikâyelerini yazıyor.
Afganistan doğumlu Ensarî, Batı kaynaklarıyla yetinmeyip Afgan tarihinin derinliklerine dalarak kaleme aldığı Kuralsız Oyunlar’da, bölgenin gerçeklerini hatırlatıyor: “Köy cumhuriyetleri evreni” dediği eski Afganistan’dan yola çıkan yazar, kabilelerin, hiziplerin ve orduların çalkantılarla dolu güç çatışmasının ortasından geçerek Afganistan’ın bugün içinde bulunduğu dramı aktarıyor. Her dram gibi Afganistan’ın dramı da kendi tarihinin derinliklerinden geliyor. Kuralsız Oyunlar, Afganistan’ın kurucusu büyük savaşçı ve şair Ahmed Şah Dürrânî, “Ben bir tahta kaşık gibiyim, beni sağa sola atsanız da kırılmam.” dediği söylenen uyanık Kral Dost Muhammed Han ve Ay’a bakmanın ona fayda getirmeyeceğini, teleskobun ancak mermi atar hâle getirilirse ilgisini çekeceğini söyleyen Demir Emir Abdurrahman gibi Afgan tarihinin temel taşlarını ve küresel güçler karşısındaki tutumlarını gözler önüne seriyor…
Oldukça açık bir şekilde kaleme alınan ve abartıya yer vermeyen bir anlatı olarak Kuralsız Oyunlar, uzun yıllardır uluslararası tartışmaların odağında olan fakat yabancıların gözünden hiçbir zaman tam olarak anlaşılamayan bu ülkeye ışık tutuyor.